Rönesans Dönemi Ayakkabılar
1450’lerin başından itibaren Rönesans’ın da etkisiyle sanat ve bilim alanındaki ilerlemelere paralel olarak, ayakkabıda da yeni bir dönem başlamıştır. Ortaçağ döneminde moda olan Poulaine olarak isimlendirilen parmak kısmı uzun ayakkabılardan sonra, Kral 13. Charles’ın ayak parmaklarının sayısı altışar olduğu için, ön kısmı geniş olan ayakkabılar üretilmeye başlanmıştır. Bu ayakkabılar, Duck’s Bill, Bear’s Pawn ve Cow’s Mouth olarak isimlendirilmekteydi. Ayakkabıların form olarak ön kısmı yuvarlak ve geniş, yan ve arka tarafları ise alçak şekilde yapılmıştır. Ayakkabının ön kısmının genişliği otuz üç cm’ye kadar ulaşıp yürümek zorlaşınca, daha sonra bundan vazgeçilerek geniş kısım altı inç ile sınırlandırılmıştır (Şekil.2).
Şekil 2: Duck,Bear‟s,Puffed shoe
16.yüzyılda
Venedik’te "Chopin” adı verilen nalınlar moda olmaya başlamıştır. Chopinlerin ilham
kaynağını Osmanlı hamamlarında kadınlar tarafından kullanılan tahta nalınlar
oluşturmuştur. Venedik ayakkabıları olarak bilinen Chopin’in en büyük özelliği
taban yüksekliklerinin çok fazla olmasıdır. Bir dönem elli cm’yi geçen bu
yüksek ayakkabılar, Venedikli kadınlar tarafından uzun eteklerinin altına giyilmekteydi.
Ancak kadınlar için bu ayakkabılarla yürümek o kadar zorlaşmıştı ki, yanlarında
hizmetçileri olmadan dışarı çıkmamaya başlamışlardı. Kadınlar arasında statü sembolü
olan Chopinler, 16. yüzyılda evlenecek kızların çeyizlerine mutlaka konulmaktaydı.
Venedik Correr müzesinde iki adet ahşap sedef işlemeli Osmanlı nalını sergilenmektedir
(1).
16.
yüzyılda ayakkabı üretiminde önemli düzeyde ilerleme yaşandığı görülmektedir. Bu
dönemde ayakkabı esnafı ve sanatkârları, belli standartlarla başladıkları
ayakkabı üretimine işçilik ve kalite katarak yüksek üretim yapmaya
başlamışlardır. Kadın ve erkek ayakkabılarında en çok tercih edilen malzemeler keçi,
koyun ve geyik derisidir. Kadın ayakkabılarında en çok tercih edilen renk ise
beyaz olmuştur. Yün keçe veya goblen gibi kalın kumaşlar da deriden sonra
tercih edilen malzemelerdir (2).
1570’lı yıllara kadar üretilen lüks ayakkabılar tek parça kesilmekteydi. Taban ayrı olarak hazırlanır ve bitmiş olan ayakkabıya dikilirdi. Daha sonraları kopça, düğme ve kuşgözü/ilik gibi malzemeler ilave edilerek ayakkabılara yüksek kaliteli bir görünüm verilmeye başlanmıştır. Rönesans Döneminde botlar ve buskinsler (diz ya da baldıra kadar olan bot) artık moda olmaktan çıkarak sadece biniciler veya askerler tarafından tercih edilmeye başlanmıştır. Yüksek konçlu çizmelerin arka kısmına yürüyüşü kolaylaştırmak için yırtmaç yapılır ve bu yırtmaç geriye doğru kıvrıldığında içinden farklı renkte bir astar görülürdü (Şekil.8).
Şekil 8: Rönesans dönemi ayakkabı örnekleri
1560
yılında ayrıca çizme ve botlarda ökçe kullanılmaya başlanmıştır. Bu yıllar,
kostüm tasarımları ve üretimleri de değişmeye başlamış ve ayakkabı tasarımları
da bu kostümlere uyumlu bir şekil almaya başlamıştır. Örneğin kostüm omuzları genişlerken, ayakkabıda
da kare burunlar kullanılmaya başlanmıştır. Kadın ve erkek ayakkabı modelleri
genel olarak birbirlerine çok yakın modeller olsa da, erkek ayakkabılarında
daha abartılı bir kare burun görüntüsü hakimdi. 18. Henry döneminin sonuna kadar
kare burunların genişliği 9 inçe kadar çıkmıştı. Ayakkabılardaki bu kare burun formunun
bozulmaması için içine yosun ve saç doldurulurdu. Sonrasında Kraliçe Mary yürümede
yaşanan zorluklar nedeniyle kare burun ölçüsünü 6 inç ile sınırlamıştır. 16. yüzyılın
sonlarına doğru ayakkabı ve botlarda dantel, düğme ve taşlı tokalar
kullanılmaya başlanmıştır (2).
(1)
www.footwearhistory.com,
Erişim: 23.03.2011
(2) İmre Meryem (2011). "Tarihsel Gelişim İçerisinde Moda, Ayakkabı Ve İnsan İlişkileri” Haliç Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tekstil Ve Moda Tasarımı Anasanat Dalı Tekstil ve Moda Tasarımı Programı, Yüksek Lisans Tezi.