20. Yüzyılda Ayakkabı
20.
yüzyılın ilk dönemlerinde ökçe boylarında sınırlama yapılarak 3cm’e
indirilmiştir. Sonraki yıllarda, sayada süet yeniden kullanılmaya başlamış ve deri
ökçeler moda olmuştur. Bu ökçeler daha ziyade günlük ayakkabılarda kullanılmış,
gece ve dans ayakkabılarında ise üzeri bantlı yüksek ökçeler moda olmuştur. Ayakkabılarda
saten ve ipek kumaşların yanında aksesuar olarak tül fiyonklar kullanılmıştır.
Bu dönemde zariflik şıklık ön plana çıkmıştır (1).
Birinci
Dünya Savaşı’nın başlamasıyla, kadınların fabrikalarda işçi olarak çalışmaya
başlaması, moda sektöründe duraksama yaşanmasına neden olmuştur. Bu dönemde fabrikalarda
çalışan kadınlar, süslü ve ökçeli ayakkabılar yerine daha rahat olduğu için bot
giymeyi tercih etmişlerdir. Savaşın bitmesiyle birlikte tekrar modaya yönelen
kadınlar, kısa etekler giymeye başlamışlardır. Kısa eteklerin moda olması
ayakkabıları daha görünür hale getirdiği için süs ve farklı malzemelerden
yapılan aksesuarlar ayakkabılarda tercih edilmeye başlamıştır. Tokalar bu
dönemde tekrar moda olmuş, bunun yanında kadife, dantel, nakış, fiyonk, kürk ve
rozetler de kullanılmaya başlanmıştır. Sonraları ise bu tokalar daha
fonksiyonel amaçlarla kullanılarak ayakkabılarda vazgeçilmez bir tamamlayıcı
parça haline gelmiştir.
1920’li yıllarda sivri uçlu (Pointed shoe) ayakkabılar tekrar ayakkabı dünyasında yerini almış ve üzerine ilave edilen bantlar sayesinde daha zarif bir görünüme kavuşmuştur. Bu dönemde ökçe yüksekliği 5 cm ile sınırlandırılarak Louis ökçe kullanılmaya başlanmıştır. Daha sonra bu ökçe biraz inceltilerek daha zarif bir form kazandırılmış ve bu yeni ökçeye İspanyol ökçe adı verilmiştir (2).
Sivri uçlu ayakkabı ( Pointed shoe ) 1920.
1920’li yıllarda kadınlar tarafından en çok tercih edilen ayakkabı modeli bar ayakkabısıdır. Bilekten bantlı ve yan taraftan düğme veya toka ile açılır kapanır formu olan bu ayakkabıda toka daha çok kullanılmıştır.
1920‟ler bar shoe modelleri Northampton museum.
1920’li yılların sonlarında kadın ve erkek ayakkabıları için kullanılan ortak malzeme deridir. Deri çeşitleri olarak yılan ve kertenkele gibi sürüngenler kullanılmış böylece deri kullanımı ayakkabı üretiminde artmıştır. Süet ve deri ise çok kısa bir süre kullanılmış, sonraları ise ayakkabıda sadece detaylarda kullanılmaya başlanmıştır. Kadın ve erkek ayakkabılarında kullanılan renklerdeki farklılıklar da bu yıllarda belirginleşmiştir. Siyah-beyaz ve kahverengi-beyaz 2 ton derinin kullanıldığı Oxford tipi ayakkabılar kadın ayakkabı modellerine adapte dilerek bu dönemdeki yerini almıştır. Bu renklerin yanı sıra altın, kırmızı ve mavi renk te kadın ayakkabılarında kullanılmıştır.1920 yılında boncuk işi, kabartmalı deri ve pul işlemeleri ayakkabıda süsleme olarak dikkat çekecek ölçüde etkili olmuştur. Kumaş ve deride olan çeşitlilik ayakkabı modellerinde de farklılaşma ihtiyacını oluşturduğundan, klasik ayakkabı formu üzerine, iki yanı ve parmak ucu açık olan sandalet tipi ayakkabılar üretilmiş, kadınlar tarafından hızla benimsenmiştir. 1930 yılı başlarında mantar tabanlı platform topuklar kadın ayakkabılarında kullanılmış ve tabanı tamamen kavradığından yürüyüşlerde rahatlık sağlaması nedeniyle moda olmuştur. İkinci Dünya savaşının başlamasıyla beraber kadınların cepheye yardım için fabrikalarda çalışması ayakkabı modasını etkilemiştir. Özellikle deri üretimindeki kısıtlama, gramajlı pamuk ve kanvas kumaş ayakkabı üretiminde önemli yer tutmuştur. Savaş sonrasında ayakkabı formlarında ufak değişiklikler olmuş, yuvarlak uçlu ayakkabılardan hafif köşeli forma geçilmiştir. Tabanlar biraz daralmış, bantlar ayakkabı ve sandalette daha çok kullanılmıştır. Renkli deri, kadife, parlak saten ve eskitilmiş deri kullanımı artarken en önemli değişiklik, Amerikan Hükümetinin renkli deri kullanımına 6 renk ile sınırlama getirmesidir. Bunun yanında ökçe yüksekliğinin 3 cm. olarak kabul edilmesi ayakkabı model üretiminde duraklamaya neden olmuştur.
1950
yılının başında, erkek ayakkabılarında Oxford ve loafer modelleri
yaygınlaşırken, genç erkek grubunda ise all star basketbol ayakkabıları rağbet
görmüştür. Ayakkabı üreticileri botlardan hareketle deri kullanarak, bilekte
biten ve adına "desert bot” denilen modeli üretmişlerdir. Daha sonra aynı
formdan hareketle, farklı bir materyal süetten bağcıklı " chukka bot”( süet
bileğe kadar bot) lar üretildi.
1950
yılı süet "chukka bot”. Mary Jane okul
ayakkabısı.
Christian
Dior’un "New Look ” anlayışı ile savaştan sonra moda merkezi özelliğini yitiren
Paris tekrar moda merkezi olarak gündeme geldi. Ayakkabı fabrikalarındaki
teknik gelişmeler ve tasarımlardaki farklılıklar İtalya‟nın ayakkabıda model ve
üretiminde güçlü kalmasına neden olmuştur.1940 yılında, kız çocukları için bilekten bağlanan okul ayakkabıları çok
popüler olmuş ve "Mary Jane ” adı ile anılmıştır. 1950 yılında, ayakkabıda
renkten daha çok form çok önemliydi. Yumuşak süet, siyah ve kahverengi çok
kullanılmıştır. Aynı yıllarda ayakkabıda, hafif ve zarif, az ökçeli sandaletler
tekrar moda olmuştur. 1955 yılında ise ayakkabı tasarımcısı Charles Jourdan
yüksek ökçeyi "stiletto” bayan ayakkabısında kullanarak yeni bir dönemin başlangıcına
önderlik etmiştir. 1958 yılının sonuna doğru, ayakkabı üretiminde başköşede
olan derinin yerini, yeni keşfedilen sentetik materyaller almaya başladı. 1958
yılına gelindiğinde, sentetik materyallerden üretilen ayakkabılar vitrinlerde
yerini almaya başlamıştı. 1960 yılının ilk zamanlarında, tasarımcılar makoseni
farklı formlarda tasarlayarak yeniden popüler yaptılar. Bu tasarımlar sonucunda
hippi tarzı ayakkabı modellerinin ortaya çıkışı gerçekleşmişti. Chelsea tipi
botların tekrar gündeme gelişi ve gençler tarafından giyilmesi Beatles’ın
etkisiyle daha da güçlenmiştir. Bu botların iki yanında elastik bantlar vardı,
bu özellik ayağa giyilmesini kolaylaştırıyordu. Sonradan bu botlara fermuar
ilave edilerek tasarımlar yapıldı.1960 yıllarının
ayakkabıda
sembolü, hippi tarzı sandalet ve makosen olmuştur. 1970 yılına kadar, ayakkabıda
yeni form ve modeller tasarlanırken mantar, plastik, kauçuk, deri ve kumaş en
çok kullanılan materyaller olmuştur.
1970
yılında kovboy çizmelerinde yüksek ökçe ve nakış kullanılmıştır. 1970 yılının
ilk yarısında kare uçlu ayakkabılar, blok ökçeler giyilmiş, aynı yılın
sonlarına doğru ise "winckle picker” denilen sivri uçlu ve tokalı ayakkabı
modelleri özellikle Rock müzik tutkunu gençlerin vazgeçilmez parçaları
olmuştur (2).
Erkek " Doc Marten‟s bot
1980
yılının ayakkabı materyallerinde ve tasarımlarında, teknolojik gelişmelerin,
kalitede farklı arayışlarda önemli ilerlemelerin kaydedildiği yıllardı. Özellikle
spor ve sağlık ile ilgili yapılan çalışmalar ayakkabı tasarımlarında da bu alanda
çalışmaların başlamasına yön vermiştir. 1990 yılında kadınların sosyal hayat ve
iş hayatındaki konumlarını ifade edecek ayakkabı tasarımlarını tercih etme dönemi
başlamıştı. Ayakkabı artık, bireylerin yaşamında ait oldukları sosyal ve
ekonomik gruplar içerisinde konumlarını belirleyici bir faktör olarak moda
içerisindeki yerini almıştır. 1990 yılının sonu ve 2000 yılının başı da
ekolojik yaşam anlayışının, insan hayatındaki önemini vurgulamaktaydı. Doğal
hayat ve doğal ürünler, materyaller hayatın içinde önemli yer tutuyordu. Bu
anlayış, her türlü tasarımda olduğu gibi ayakkabı tasarımında da doğal materyallerin
kullanımına yol açmıştır.
(1)
Plobert, C., (1981). Shoe in Vouge
since 1910, New York: Abbeville Press, s.98.
(2) İmre, M. (2011). "Tarihsel Gelişim İçerisinde Moda, Ayakkabı ve İnsan
İlişkileri” Haliç Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Tekstil ve Moda
Tasarımı Anasanat Dalı Tekstil Ve Moda Tasarımı Programı, Yüksek Lisans Tezi.
İstanbul.