17. Yüzyılda Ayakkabı
17.
yüzyılda yaşanan coğrafik keşifler sonucunda Avrupa güç ve zenginlik
kazanmıştır. Soylular değerli taşlarla ve abartılı tasarımlarla yapılan
elbiseleri toplumun diğer kesimlerinden ayrılmaya başlamıştır. Giysiler ve
ayakkabılar soyluluğun en önemli göstergesiydi (1).
Bu
dönemde Avrupa’da modayı Fransız stilleri belirliyordu. modası ön plandaydı. 17.
yüzyıl ayakkabılarındaki en belirgin özellik, ökçenin artık ayakkabının bir
parçası haline gelmesiydi (2). Ayakkabıyı üst kısmına sabitlemek için büyük
fiyonklar veya tokalar kullanılmaya başlanmıştır. Nicholas Lestage, 1663 yılında,
ünlü bir saray ayakkabı ustasıydı. Lestage, Fransa Kralı 14. Louis için dana derisinden
dikiş kullanmadan ve ayağın hareketlerini sınırlamayan bir çizme yapmıştır. Lestage’nin
bu çizmeyi nasıl yaptığı 18. yüzyıla kadar bir sır olarak kalmış ve diğer ustalar
tarafından çözülememiştir. Üretilen çizmelerin dar ve uzun formu, yürüyüş
kısıtlaması getirdiğinden erkekler tarafından sokaklardan ziyade iç mekanlarda
kullanılıyordu. 1625 yılına gelindiğinde uzun pantolonlar moda olmuş ve bu
nedenle çizme boyları kısalmıştır. Bu dönemde çizmelerde çoğunlukla sarı, soluk
mavi, beyaz ve özellikle devetüyü rengi popüler olarak kullanılmaktaydı.
Botların geniş olan üst kısmında ise danteller, nakışlar ve keten danteller
kullanılmıştır. Bu bot ve çizmeleri çpoğunlukla silahşörler giymiştir. 1640 yıllarında
ise Oxford Üniversitesi öğrencilerinin giydiği Oxford tipi ayakkabılar kullanım
kolaylığından dolayı tercih edilmeye başlanmıştır. Klasik bir form olarak kabul
edilmiş ancak döneminde moda olamamıştır.
17. yüzyılda kadınlar ise uzun eteklerinin altına, ökçesi 2 inç yüksekliğinde olan yumuşak tabanlı ayakkabılar giymeyi tercih etmişlerdir. Bu ayakkabılarda uzun bir dil kullanılmıştır. Ayakkabının üst kısmı olan sayası ve dili beyaz ipek ile uyumlu renktedir. Kadınlar elbiselerini yukarı çektiklerinde yüksek ökçeleri görülüyordu. Bu dönemde brokar ve ipek gibi üzerine nakış yapılmış kumaşlardan da ayakkabılar üretilmiştir. Nakış işlemelerinde altın nakış ipi ve parlak renkler tercih edilmiştir. Tabanda ise popüler olan mantar ve ahşap kullanılmakta ve üzerleri sayanın kumaşı ile kaplanmaktaydı. Ayakkabının dilinin ve sayasının aynı renkte olması zenginlik göstergesiydi (3)
(1) Gezer, H., (2008), İstanbul
Ticaret Üniversitesi Fen Bilimleri Dergisi,Yıl:7 Sayı:13 Bahar 2008/1, s.27.
(2) Bossan, M, J.,(2007), The Art of the Shoes,
Chine: Chine Printed, s.51.
(3) Charlotte, Y ve Davis, Y., (1997), Shoes,
Boston: Houghton Miflın Company, s.44.